Dilan Polat’ın sosyal medyada “şampiyonlar” masası diyerek paylaştığı fotoğraftaki tüm güzellik merkezi sahibi fenomenler hakkında soruşturma başlatıldı ve hepsinin şirketlerine el konuldu. Dilan Polat olayı kamuoyunun gündemine gelip devletin de dikkatini çektiği günlerde bu haberi Kanal D ana haberde aktarırken stüdyoda kameraman arkadaşlarla o fotoğrafı uzun uzun tartışmış ve sonunda “o masayı toptan almak lazım” kararında mutabık olmuştuk. Nitekim devlet de aynı karara varmış olacak ki bu konuda harekete geçti ilgililer.
Şampiyonlar masasının ortak özellikleri çok. İşleri ve ilişkileri birbirlerinin kopyası. Ama en önemli ortak özellikleri “görgüsüzlükleri” imiş. Maruz kalarak öğrendik. Hani keşke olmasa ama açık konuşalım dünyanın her yerinde kara paranın sisteme sokulabilmesi için bu tür operasyonlar hep yapıldı, yapılıyor ve yapılacak. Dünyanın her yerinde bu işi yapanların yine ortak özellikleri vardır. Olabildiğince mütevazı bir hayat yaşamaya çalışırlar en başta. İşin raconu budur çünkü. Bu işlere gidiyseniz trafik cezası bile almamaya çalışırsınız. Neden? Dikkatleri üzerinize çekmemek için elbette. Şimdi bu kanal deyim yerindeyse patladı. Ama emin olun ki “güzellik merkezi” kanalı tek kanal değildir. Halihazırda işleyen bir çok kanal faaliyetine devam ederken ilk “şampiyonlar masasını” kuranlar çoktan onun yerine yeni bir “masa” daha kurmuştur muhakkak. Ama orijinal “şampiyonlar masasını” toplayanların aracıları seçerken çok büyük bir stratejik hata yaptıkları gerçeği de ortada. Hadi biri ikisi olur da hepsi mi aynı tornadan çıkmış bir gösteriş ve aymazlık içinde olabilir! Sen kara para aklıyorsun bacım, kafana dolar-euro takmak nedir Allah aşkına… Dolandırıcılıkta da liyakat!
Ayrıntıya takılmak
Türkiye’nin gündemindeki bir başka mesele de malum futbolcuların başını çektiği bir grup insanın paralarını kaptırdığı fon vurgunu. Vurgunun göbeğinde yer alan isim Seçil Erzan tutuklu. Elbette olay futbolcularla sınırlı değil. Erzan’ın “fonuna” para kaptıran çok sayıda başka alanlardan insan da var. Ve olayla ilgili her gün ortaya yeni bir iddia, yeni bir isim, yeni bir konuşma dökülüyor. Olaya ilişkin ayrıntılar arttıkça artıyor. O da dolandırılmış, Erzan bunu da kandırmış, o akıl vermiş, o tehdit etmiş, bu darp etmiş vs. Ve bu “gürültü-patırtı” arasında olayın aslı kayboluyor gibime geliyor. İşin ilginç yanı da şu bu kadar ayrıntıyı öğrenmiş olmamız rağmen mesela hala para yatıran ve para alanların tam olarak kimler olduğunu, ne kadar yatırdıklarını, ne kadar çektiklerini bilmiyoruz. Bu fon dedikleri şey nasıl alındı, nasıl satıldı bilmiyoruz. Yani uluslararası bir fonu öyle gidip bakkaldan alamazsınız çünkü. Şahsi kanaatim odur ki ortaya saçılan tüm bu bilgiler olayı açıklığa kavuşturmaktan çok gerçeğin önüne perde çekiyor aslında. Biz ayrıntıları öğrendiğimizi sanırken hakikat bizden uzaklaşıp gidiyor. Biz cambaza bakıyoruz yine. Cambaz da iyi numara yapıyor, hakkını verelim.
Çalışma ofisi ziyareti
Kitabın ortasından konuşalım. Devlet kurumu da, siyaset kurumu da bir semboller, gelenekler ve ritüeller kurumudur. Yeri gelir oturduğunuz sandalyenin yüksekliği, yeri gelir yürüdüğünüz yolun uzunluğu, yeri gelir konuşmanız, yeri gelir susmanız simgesel bir anlam taşır ve toplumsal bir mesaja dönüşür. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu, “onun çalışma ofisinde” ziyaret etmesini bir de bu açıdan düşünmek gerek. Genel Başkan olmak demek lider olmak demek değil çünkü.